Çakra, adını sık duyduğumuz bir kavram olsa da, birçoğumuz gerçekte neyi ifade ettiğini bilmiyoruz. Ancak hayatımızın yolunda gidebilmesi için bu çakraların dengede durması gerekiyor. Fiziksel ve ruhsal sağlığımızın, başarımızın çakraların durumundan ciddi anlamda etkilendiğini söyleyebiliriz. Hayatımızı etkileyen yedi çakra var ve bu çakraların dengesi yaşam döngümüzü iyileştirirken, dengesizliği ciddi zararlar doğurabiliyor.
Çakra Nedir ve Neden Önemlidir?
Çakra kavramını, Hint felsefesi ve Uzakdoğu inanışlarındaki yeriyle biliyoruz. Kavramı açıklamak gerekirse, insan vücudunda metafiziksel ve fiziksel enerjilerin belli bağlantı noktaları vardır. Bu noktalar çakra olarak adlandırılır. Yoga gibi kadim öğretilerin temel amaçlarından biri çakraları uyararak iyileşme sağlamaktır.
Bütün inanışlar, insanın fiziksel varlıktan ibaret olmadığını, bu varlığın ötesinde ruhsal ve metafizik bir mevcudiyete sahip olduğunu kabul eder. Çakra, fiziksel beden ile ruhsal varlığın kesişim noktasıdır. Hayatımızdaki önemi büyük ölçüde bu özelliğinden gelir.
1. Muladhara (Kök Çakra)
Kök çakra, kuyruk sokumu bölgesinde bulunuyor. Fiziksel dengenin önemli ölçüde bu çakraya bağlı olduğunu belirtmekte fayda var. Bu çakra ayakların dengesini, yeme içme alışkanlıklarını, bağışıklığı, dayanıklılığı ve midenin durumunu büyük ölçüde etkiliyor. Zayıflamaya yardımcı yoga uygulamaları, büyük ölçüde Muladhara’yı harekete geçirme üzerine kurulu. Muladhara’nın denge sağlayamamış olması, yalnızca vücudun dengesini ve yeme-içme alışkanlıklarını etkilemez. Nitekim, insanlarla sağlıklı iletişim kurabilmek ve sosyal yaşamda yer edinebilmek için iç dengenizin sağlanmış olması gerekir. Kök Çakra’nın dengesizliği maddi ve manevi problemleri büyük ölçüde arttırır.
2. Svadhisthana (Sakral Çakra)
Sakral çakra, cinsel yaşam üzerinde büyük bir etki sahibidir. Yoga ve akupunktur uygulamalarında, cinsel sorunları ve üreme problemlerini çözmek için buraya odaklanılır. Vücudumuzdaki cinsel dengenin bozulması, özgüven problemleri yaratacaktır. Dolayısıyla, sağlıklı bir yaşama sahip olabilmek için Svathisthana’nın dengede tutulması gerekir. Eğer partnerinizle görünürde herhangi bir sorun olmadığı hâlde büyük tartışmalar yaşıyorsanız, bu çakrayı uyandırmak ve dengede tutmak için biraz çalışmanız gerekebilir.
Yaratıcılığın da büyük ölçüde vücuttaki cinsel dengeye bağlı olduğunu belirtmek gerekiyor. Endorfin ve seratonin hormonları ne kadar iyi bir salınım gösterirse, kişinin yaratıcılığı da o kadar yüksek olacaktır. İşinizde veya ilgilendiğiniz sanat dalında yaratıcılık problemi çekiyorsanız, yoga uygulamalarında Svatthisthana’yı güçlendirmeye ve iyileştirmeye odaklanabilirsiniz.
3. Solar Pleksus (Güneş Sinirağı Çakrası)
Reddedilmekten korkuyorsanız ve özgüven sorunları yaşıyorsanız bunun sebebi Solar Pleksus’un dengesizliği olabilir. Mide bölgesinde yer alan Güneş Sinirağı Çakrası, dengede tutulmadığı takdirde hâlsizlik, mutsuzluk gibi problemler görülebilir. Ayrıca, bu çakradaki denge sorunlarının hipertansiyona dâhi neden olabildiği biliniyor.
4. Kalp Çakra
Kalp Çakra, vücudun tam merkezinde yer alıyor. Dolayısıyla burada olup bitenler hem fiziksel hem de ruhsal dengeniz için oldukça önemli. Kalp Çakra’nın dengesizliği, insan ilişkilerinde büyük problemler yaratıyor. Burada yaşanan denge problemi, diğer insanlara karşı aşırı kuşkucu olmanıza hatta paranoyaya sebep olabilir. Etrafınızdaki herkesi mutluluğunuzun önünde bir engel olarak görüyorsanız ve karşılıksız ilişkiler sizin için bir şey ifade etmiyorsa, Kalp Çakra dengesizliğinden şüphelenmek için yeterince sebebiniz var demektir.
Nefes darlığı ve uykusuzluk problemlerinin de buradaki sorunlardan kaynaklandığını söyleyebiliriz. Nitekim, beyninize üşüşen kuruntuların sizi uykunuzdan alıkoyması ve bunların yarattığı stresin nefes darlığına sebep olması olanaksız bir durum değil. İnsanlarla karşılaştığınızda sebepsiz yere stres yaşıyor, öfkeleniyor ve mantıklı bir temele dayanmayan kuşkular hissediyorsanız, kalp çakranızı düzene sokmaya ihtiyacınız var demektir.
5. Boğaz Çakrası
Kendinize karşı gereğinden fazla eleştirel davranıyorsanız ve bu eleştiriler hatalarınızı düzeltmenizi değil de onlara gömülmenizi sağlıyorsa, boğaz çakranızda bir sorun olduğundan emin olabilirsiniz. Boğaz çakrasında dengesizlik yaşayan insanlar, yaptıkları küçük ya da büyük hataları telafi edilmesi ve ders çıkarılması gereken deneyimler değil, kişiliklerinin ayrılmaz bir parçası olarak görme eğilimindedirler. Bu durum içe kapanıklığı da beraberinde getirir. Hata yapmaktan korkan, bu korkuyu hayatının geneline hakim kılmış ve ağzını her açtığında başkalarını incitme korkusu yaşayan biri git gide içe kapanacaktır. Boğaz çakrasını dengeye sokarak kendinizle barışabilir, hatalarınızı kabullenip onları telafi etmek yoluna gidebilirsiniz.
6. Üçüncü Göz Çakrası
Çakraların tamamı fiziksel ve metafiziksel varlığımızın kesişim noktalarıdır. Ancak üçüncü göz, metafiziksel dünyaya açılan kapıdır. Kadim Uzakdoğu öğretilerinde, fiziğin ötesindeki âlemi algılamak için üçüncü gözün aktifleştirilmesi gerekir. Buradaki dengesizlikler ise yalnızca metafiziksel varlığımızı değil, ruh hâlimizi ve fiziksel bedenimizi de etkileyecektir.
Başarı korkusu, nadir görünen bir durumdur ve üçüncü göz çakrasındaki dengesizlik bu duruma sebep olabilir. Disipline olmak size korkutucu geliyorsa, karmaşık durumlar karşısında kendinizi çaresiz hissediyorsanız, üçüncü göz çakranızda iyileştirmeye ihtiyacınız var demektir. Unutkanlık problemleri de büyük ölçüde bu çakraya bağlıdır.
Üçüncü göz çakrasının yol açtığı ruhsal problemler, fiziksel sorunların döngüsünü de başlatacaktır. Denge bozukluğu, baş ağrıları hatta işitme kaybı gibi problemler görülebilir. Odakma sorunları ise buradaki dengesizliğin doğal ve yaygın bir sonucudur.
7. Taç Çakra
İnsanın hayatına devam edebilmesi için zihinsel bir istikrara sahip olması gerekir. Taç çakra, bu istikrarın dengesini sağlar. İnsanın öğrenmesi, düşünmesi, problem çözme yeteneği, duygu ile mantık arasındaki dengesi büyük ölçüde taç çakraya bağlıdır. Taç çakranın dengesizliği bütün düşünce dengesinin alt üst olmasına sebep olur.
Her insanın inandığı bazı değerler ve düşünceler vardır. Elbette, bunlar değişebilir ve duyulan inanç zayıflayabilir. Ancak Taç Çakra’daki dengesizlik insanın yalnızca inançlarını değil, inanma ve kavrama yetisini zayıflatır. İnsanı bir “emin olamama” durumuna sürükleyerek büyük kafa karışıklığına yol açar. Bu durum kişiyi zamanla bir boşluk hissiyatına sürükler ve yaşam amacının kaybolduğunu düşündürür.