Birçoğumuz dünyanın oksijen kaynağının bitkiler yani ormanlar olduğunu düşünür. Çünkü fen bilgisi derslerinde gördüğümüz klorofil ile karbondioksit'i oksijene çeviren bu canlılar, oksijen üretiminin kaynağıdır. Bu bilgi doğru olmakla birlikte eksiktir. Zira bitkilerin ürettiği oksijen miktarı, dünyadaki oksijen üretiminin ancak %20 sine denk gelmektedir. Peki dünyadaki oksijen üretiminin büyük bölümü nereden gelir? Okyanuslarda yaşayan tek hücreli canlılar olan planktonlardan.
Oksijen üretiminin sayısal değerleri (ortalama):
Planktonlar (Fitoplanktonlar ve Zooplanktonlar )...................... %75 (%50-%85 arası)
Karada yaşayan bitkiler.............................................................%23
Diğer Kaynaklar..........................................................................%2
Yukarıda gördüğünüz oranlar sizi şaşırtmış olabilir. Ancak gerçek şu ki, dünyanın oksijen üretimi bitkiler değil, tek hücreli o küçücük canlılar. Yani dünyamızın asıl akciğerleri ormanlar değil, okyanuslar.
Plankton Nedir?
Okyanuslar, denizler ve taze su kaynakları ekosisteminin en önemli canlılarıdırlar. Plankton, suda bulunan, hareket yeteneği akıntıya bağımlı olan canlılara verilen genel isimdir. Genellikle mikroskobik boyutta ve tek hücreli oldukları varsayılsa da, denizanaları veya kopmuş yosunlar da okyanus bilimciler tarafından plankton olarak tanımlanır. Planktonlar hem bitkisel hem de hayvansal olabilir. Bitkisel planktonlara fitoplankton, hayvansal olanlarına ise zooplankton adı verilir. Göllerde, denizlerde ve akarsularda, hatta belirli şartlar altında buzullarda bulunabilirler.
Fitoplanktonlar (Bitkisel Planktonlar)
Adı Grekçe "bitki" anlamına gelen φυτόν (phyton) kelimesi ile "gezici" anlamına gelen πλαγκτός (planktos) kelimelerinden gelir. Fitoplanktonların çoğu çıplak gözle görülemeyecek kadar küçüktür. Ancak yeteri kadar sayıda bir arada olduklarında hücrelerinde bulunan klorofil sayesinde suda yeşil renkli olarak görülebilirler.
Fitoplanktonlar, 5,000 çeşitten oluşan bir tür mikroalgdır. Bu mikroskobik çoğu tek hücreli olan bitkiler göllerin yanı sıra okyanuslarda da büyür ve balinaların, denizanalarının ve salyangozların temel gıdasıdır. Tıpkı kara bitkileri gibi plankton bitkiler de karbondioksit alıp, oksijen verir ve mineralleri hayvanların yararlanabileceği biçime dönüştürür.
Mükemmel Besinler: Fitoplanktonlar (Deniz Algleri)
Bitki planktonu ve deniz algleri değerli birçok besin içermektedir, bu türden türe değişmektedir. En çok araştırmanın olduğu konu hangi besinler hangi cinslerde bulunmakta, ve o besinleri hangi şartlar altında özel gıda takviyesi üretimi için uygun olur. Omega-3 bitki planktonları özel kılan ana faktördür. Çoklu doymamış yağlar için iyi bir kaynaktır. Balıkların iyi bir omega 3 kaynağı olma sebebi de bitki planktonları ve benzeri canlılar ile beslenmeleridir. İnsan vücudu bu temel yağ asitlerinden yeterince üretemediği için bunları içeren gıdalar tüketmek zorundadır. İnsanların şu an yeterince omega 3 almadığı öne sürülrek omega 3 içeren gıda takviyelerine karşı bir talep oluşturmuştur. Bitki planktonları ucuz bir şekilde omega 3 elde etmek için bir kaynak olabilir diye düşünülür. Beta karoten ve omega 3’ün yanı sıra bitki planktonları karotemoid, E vitamini, antioksidan, çeşitli aminoasitler, protein, bitki sterolleri, çeşitli mineraller ve bir çok başka bileşenden oluşmaktadır. (Bakınız : Spirulina nedir?)
Ekosistemin Koruyucuları Planktonlar ve İklim
Kokkolit adı verilen planktonlar da bunlardan biridir. Dimetil Sülfür olarak adlandırılan ve bir kimyasal olan maddenin atmosfere salınmasında kokolitler rol oynamaktadır. Daha sonra atmosfere karışan bu kimyasal burada Oksijenle birleşir ve ortaya Sülfat adı verilen madde ortaya çıkar. Dimetil Sülfür ile Oksijenin birleşmesi aslında oldukça önemli bir olaydır. Birleşme sonucunda ortaya çıkan Sülfat, dünya iklimi için ciddi derecede önemli bir rol üstlenir.
Planktonlar Çoğalınca Denizin Rengi Değişiyor
Mevsim geçişlerinde havaların ısınması ile beraber, deniz suyunun ısınması ve buna bağlı olarak suda yaşayan planktonların popülasyonunun artması ile beraber suyun rengi değişebilir. Planktonun çeşidi ve sayısına bağlı olarak değişmekle beraber çoğunlukla suyun rengi kahverengiye döner. Bu halk arasında genellikle su kirlenmesi olarak algılansa da, bu aslında su içerisindeki planktonlardan kaynaklanmaktadır. Bu ekolojik bir olaydır ve geçicidir. Planktonların çoğalması insan sağlığına zararlı bir etki oluşturmamaktadır.