Sağlık
Anksiyete Bozukluğu Nedir? Tedavisi Nasıl Olmalıdır? 24.11.2017

Anksiyete Bozukluğu

Anksiyete bozukluğu ya da kaygı bozukluğu kişinin işlevselliğini olumsuz yönde etkileyen çeşitli korku, kaygı veya anksiyete bozukluklarına verilen genel kapsamlı bir addır. Bu tür bozuklukların toplumun %18'ini etkilediğine inanılmaktadır.

Anksiyete aslında herkesin zaman zaman hissettiği normal ve yaygın bir duygudur. Anksiyete ancak kişinin günlük hayatındaki işlevselliğini olumsuz yönde etkilemeye başladığı zaman sorun olarak kabul edilir. Anksiyetenin tanısı için aşağıdaki ölçütler kullanılabilir.



  • Kişinin anksiyeteden dolayı meslek ve aile yaşamında güçlüklerle karşılaşması


  • Arkadaş, komşu, tanıdık ve aile üyeleri ile olan ilişkilerde sorunlara yol açması


  • Günün büyük bir bölümünde kişinin aklını meşgul etmesi


  • Kişinin korku ve kaygılarını kontrol altında bulundurmakta güçlük çekmesi


  • Bu durumun en az 6 aydır devam etmekte olması

 

Anksiyete Birden Fazla Biçimde Ortaya Çıkabilmektedir.

Bunlardan Bazıları Şunlardır:



  • Panik bozukluğu ve agorafobi


  • Yaygın anksiyete bozukluğu


  • Özgül fobiler


  • Sosyal fobi


  • Obsesif kompulsif bozukluk


  • Posttravmatik (travma sonrası) stres bozukluğu


  • Agorafobi Olmadan Panik Bozukluğu[4]


  • Agorafobi ile Birlikte Panik Bozukluğu


  • Genel Tıbbi Bir Duruma Bağlı Anksiyete Bozukluğu


  • Madde Kullanımının Yol Açtığı Anksiyete Bozukluğu


  • Başka Türlü Adlandırılamayan Anksiyete Bozukluğu

Anksiyete Tedavisi

Anksiyete bozuklukları ilaç tedavisi veya psikoterapi ile tedavi edilirler. Kullanılan ilaçlar arasında sertralin, sitalopram, fluoksetin, paroksetin ve fluvoksamin gibi selektif serotonin gerialım inhibitörleri veya alprazolam, clonazepam ve diazepamgibi anksiyolitik ilaçlar vardır. Anksiyete için en yaygın kullanılan psikoterapi yöntemi kognitif ve davranış terapisidir.

Psikoterapi 

Psikoterapi, bireylerin duygusal ve davranışsal sorunlarının çözümünü, ruhsağlıklarının geliştirilmesi ve korunmasını amaçlayan tekniklerin genel adıdır. Psikoterapi her zaman sadece tek tek bireyleri konu almaz, zaman zaman incelenen tüm bir ailenin etkileşimsel meseleleri zaman zamansa incelenen bir çiftin birbiriyle olan ilişkisindeki bazı sorunların ruh sağlığı temelindeki kökleri olabilir. Ruh-zihin sağlığına dair sorunların psikolojik, sosyolojik veya somatik boyutları olabilir.

Terim psiko ve terapi formlarından oluşur ki, psiko Yunanca psukhē "ruh, zihin"den, terapi ise Yunanca therapeia "iyileştirme"den türemiştir.
Psikoterapi, daha olgun ve uygun bir ruhsal denge sağlamak amacı doğrultusunda zihinsel ve duygusal bozukluk gösteren hastalarla düşünce ve duygu alışverişi kurularak yürütülen bir tedavi bilim ve sanatıdır. Psikiyatristler, Klinik Psikologlar, Psikolojik Danışmanlar ve Sosyal Hizmet Uzmanları psikoterapi yaparlar. Çok genel bir başlık altında söylemek gerekirse, duygusal çatışmaları çözümleyen, bu çatışmalardan doğan kaygı ve gerginlikleri, çökkünlükleri azaltan, ruhsal uyum düzeyini artıran, kişilerarası ilişkileri daha olgunlaştıran tüm teknik ve yöntemlere psikoterapi denilebilir.
Psikoterapi sürecinde terapist ile danışan arasında kurulan ilişki temel alınarak danışanın yaşadığı sorunlar üzerinde çalışılır. Sadece psikolojik rahatsızlık yaşayan kişiler değil, hayatının herhangi bir alanında tıkanıklık yaşadığını hisseden ve yaşamını daha anlamlı bir şekilde sürdürmek isteyen herkes psikoterapi sürecine girebilir. Psikoterapi, terapistin danışan adına neyin doğru olduğuna karar vermesi ya da nasıl değişeceğini söylemesi değildir. Psikoterapist kendi kuramsal bilgilerini ve uygulama becerilerini kullanarak; danışanın kendisini tanıması, hayatına dair farkındalıklar yaşaması, daha sağlıklı ilişkiler kurması ve yeni çözüm yolları geliştirebilmesi için danışana ışık tutar

Sitalopram

Sitalopram, Citalopram diye de geçebilir. Seçici serotonin gerialım inhibitörüdür (SSRI). Serotonine özgüllüğü en yüksek, en seçici moleküldür. Karaciğer Sitokrom  (CYP) enzim ailesiyle az etkileşir. Bu sayede ilaç etkileşimlerinden az etkilenir. Polifarmasiye uygundur. Özellikle geriyatrik popülasyonda daha çok tercih edilir.
Alzheimer hastalığının davranışsal sorunları üzerine etkinliği gösterilen nadir antidepresanlardandır.

Fluoksetin 

Fluoksetin başlıca santral nöronlarda serotonin seçici geri alımını inhibeeden (Selective Serotonine Reuptake Inhibitor) bir antidepresandır. Fluoksetin, seçici olarak serotoniningeri alımını engeller; fakat noradrenalin ve dopamin geri alımını etkilemez. Fluoksetin; adrenalin, asetilkolin, serotonin, dopamin, histamin ve GABA reseptörleri ile etkileşim göstermez.

Seçici Serotonin Geri Alım İnhibitörü 

Seçici serotonin geri alım inhibitörü (kısaca SSGİ veya SSRI, kökeni İngilizce "Selective Serotonine Reuptake Inhibitor"), andtidepresan ilaçların bir grubudur. 
Bu gruba dahil etken maddeler : :Sertralin,Sitalopram ,Fluoksetin ,Paroksetin ,Fluvoksamin ,Escitalopram vs dir.
SSGİ'ler, endojen  de olmak üzere birçok depresyon  türünde, tekrar eden depresyonların uzun dönem Profilaksisinde ,Obsesif – kompulsif , panik atakta ,sosyal fobilerde  ve bulimia nervosa  hastalığında kullanılır. MAO inhibitörleri ve triptofan  içeren ilaçlarla birlikte kullanımından kaçınılır. Gebelikte güvenlik kategorileri C'dir. Getireceği yararlar ve riskler gözönünde bulundurularak hekimin kararı, hastanın ve/veya yakınlarının onayı ile verilmelidir.
Trisiklik antidepresanlardan sedatif (yatıştırıcı) etkilerinin göreceli az olmasıyla ayrılırlar. Temel etki serotonin  hormonunun seçici geri alımına bağlıdır. Noradrenalin ve dopomin düzeylerinde önemli degişikliğe neden olmadıkları düşünülmektedir.

Alprazolam

Alprazolam. Kaygı-endişe giderici (anksiyolitik) olarak ve panik bozukluklarında kullanılan benzodiasepin türevidir. Myasthenia gravis, akut dar açılı glokomda kontrendikedir. Gebe  ve emziren annelerde kullanılmamalıdır. Yan etkiolarak  koordinasyon bozukluğu ve halisinasyonlar  görülebilir. Xanax® ismi Pfizer firmasının ticari markasıdır. Türkiye Cumhuriyeti'nde Yeşil reçete  ile satılması zorunludur.
Alprazolam etken maddesini içeren ilaçlar değişik ülkelerde farklı ticari adlarla veya etken maddenin adı ile pazarlanmaktadır.

Diazepam 

Diazepam Diapam, Diazem gibi ticari isimlerle pazarlanan benzodiazepin türevi bir ilaç etken maddesidir. Anksiyolitik , antikonvülsan , Sedatif ,kas gevşetici  ve hafıza zayıflatıcı etkilere  sahiptir. Bu şekli de anksiyete, uyumama, nöbetler  alkol yoksunluğu , ve kas spazmları  gibi hastalıkların tedavisinde kullanılır.

Anksiyete Çeşitleri 

Yaygın Anksiyete Bozukluğu 

Yaygın anksiyete bozukluğu (İngilizce: Generalized Anxiety Disorder veya GAD) bir endişe bozukluğudur. Ancak diğer anksiyete bozukluklarından farklı olarak kişinin belirli durum veya konudan dolayı endişe duymasından ziyade çok çeşitli sayıda konu ve nedenlerden dolayı duyduğu yaygın, kronik ve uzun vadeli bir anksiyete durumudur[1].
Anksiyete aslında herkesin yaşamında karşılaştığı normal bir duygudur. Bir sınavdan önce heyecanlanmak, tehlikeli bir yolda araba kullanmaktan endişe duymak normal bir durumdur. Normal anksiyete insanların gelecekteki sorunları önceden tahmin ederek daha iyi hazırlık yapmasına yardımcı olur. Ancak anksiyetenin kişinin yaşamına egemen olması ve kişinin kontrolünden çıkması durumunda anksiyete bozukluğundan söz edilebilir. Yaygın anksiyete bozukluğundan etkilenen kişilerde kaygı ve endişe günün çok büyük bir kısmını kapsayabilir. Mesleki ve ailesel sorunlar ortaya çıkar. Kişinin gündelik işlevlerini yerine getirmesi zorlaşır.

Belirtileri 



  • Aşağidaki 6 koşuldan en az 3 tanesinin 6 ay veya daha uzun bir süre boyunca bir kişide geçerli olması halinde Yaygın anksiyete bozukluğu tanısı yapılabilir:


  • Yorgunluk , halsizlik


  • Konsantrasyon güçlüğü , geç algılama


  • Sürekli olarak kaygı duyma


  • Kas gerginliği


  • Kolayca sinirlenme veya öfke duyma


  • Uyku bozuklukları , kâbus görme veya görme korkusu


  • Bu koşulların yanı sıra hastalarda kolayca irkilme, ağız kuruması, görme bozuklukları, kulaklarda uğuldama, kalp çırpıntısı, sıkça idrar yapma, bağırsak hareketlerinde bozukluk gibi belirtiler de görülebilir

Sosyal Anksiyete Bozukluğu 

Sosyal fobi veya sosyal anksiyete bozukluğu sosyal ortamlarda başkaları tarafından olumsuz değerlendirilmekten yoğun şekilde kaygı duyma ve korkulan durumlardan kaçınma eğilimi ile tanımlanabilecek bir anksiyete bozukluğudur.

Belirtileri ;



  • Liebowitz Sosyal Fobi Ölçeğinde belirlenmiş sosyal fobiklerin kaygı duyacağı ve kaçınma davranışı gösterebileceği durumlar şunlardır: 


  • Önceden hazırlanmaksızın bir toplantıda kalkıp konuşmak


  • Seyirci önünde hareket, gösteri ya da konuşma yapmak


  • Dikkatleri üzerinde toplamak


  • Romantik veya cinsel bir ilişki kurmak amacıyla birisiyle tanışmaya çalışmak


  • Bir gruba önceden hazırlanmış sözlü bilgi sunmak


  • Başkaları içerdeyken bir odaya girmek


  • Kendisinden daha yetkili biriyle konuşmak


  • Satın aldığı bir malı ödediği parayı geri almak üzere mağazaya iade etmek


  • Çok iyi tanımadığı birisine fikir ayrılığı veya hoşnutsuzluğun ifade edilmesi


  • Gözlendiği sırada çalışmak


  • Çok iyi tanımadığı bir kişiyle yüz yüze konuşmak


  • Bir eğlenceye gitmek


  • Çok iyi tanımadığı birisinin gözlerinin içine doğrudan bakmak


  • Umumi yerlerde yemek yemek


  • Gözlendiği sırada yazı yazmak


  • Çok iyi tanımadığı bir kişiyle telefonla konuşmak


  • Evde misafir ağırlamak


  • Küçük bir grup faaliyetine katılmak


  • Umumi yerlerde bir şeyler içmek


  • Umumi telefonları kullanmak


  • Yabancılarla konuşmak


  • Satış elemanının yoğun baskısına karşı koymak


  • Umumi tuvalette idrar yapmak

Tedavi 



  • Seçici serotonin gerialım inhibitörleri kullanmak


  • Bilişsel davranışçı terapi


  • Benzodiazepin kullanımı


  • Obsesif Kompulsif Bozukluk


  • Obsesif-kompulsif bozukluk (OKB) bir anksiyete bozukluğu'dur.  


  • OKB kişinin istemediği ve tekrarlanan düşünceler, hisler, fikirler, takıntılar veya bir davranışı yapmaya doğru sürülmek. Sıklıkla kişi, obsesif (saplantılı) düşüncelerinden kurtulmak için bir kompulsif (zorlayıcı) davranışı uygulamak durumundadır. Ancak bu sadece geçici bir ferahlık sağlamaktadır. obsesif (saplantılı) ritüelleri yapmamak anksiyete (endişe)'yi yükseltebilir.

2013'te yapılan bir analizle, OKB'li insanlarda işitsel dikkat bozulmadığı halde uzamsal hafıza, daha az sözel hafıza, anlatımda akıcılık, akıl yürütme ve düşünce akışının hızı ile ilgili hafif ama geniş kapsamlı bilişsel eksikliklerin bulunduğu onaylanmıştır.

Obsesif (Takıntılı) Düşünce

Hastanın aklına tekrar tekrar gelen, fikirler, imajlar ya da dürtü (iç-tepki) "Kalıplaşmış formlar": Bunların çoğu genelde gereksiz ve negatiftir. Kişi çoğu kez yapmamayı dener ama genellikle başarısız olur ve tahammül etmeye çalışır. Bunlar, ne var ki, hastanın kendi tanınmış düşünceleri gibi kabul görür, hatta istemsiz ve sıklıkla anlamsız gelmektedir.

Kompulsif  (Zorlantı) Davranış Veya Ritüel

Tekrar tekrar yapılan, kalıplaşmış, ne hoşlanılan-zevk alınan ne de doğal olarak sonuçta olması gereken işe yarayacak tutum ve davranışlardır. Bunların işlevi, Hastanın belki aksi hali gerçekleşeceğinden endişe duyduğu, bazı 'objektif bir şekilde' kuşku duyduğu olayları engellemek, sıklıkla ilgili şeye zarar veren veya hastanın neden olduğu durumlardır.
Genellikle, hastanın da kabul gördüğü bu tekrarlanmaya devam eden bastırılması güç davranışlar, amaçsız ve etkisiz karşı koymalarıdır. Anksiyete (endişe) neredeyse değişmeksizin mevcut durumdadır. Eğer kompulsif (zorlayıcı) davranış veya ritüeller direnmeye devam ederse anksiyete daha kötüye gider.

Tedavi 

Psikoloji ve psikiyatri profesyonelleri tarafından teşhisi yapılmaktadır.

İki tedavi yöntemi kullanılmaktadır



  • Seçici serotonin gerialım inhibitörleri kullanmak


  • Bilişsel davranışçı tedavi uygulamak

Posttravmatik Stres Bozukluğu

Posttravmatik stres bozukluğu ya da Travma sonrası stres bozukluğu, travma yaratan bir olayın yaşanmasından sonra, o olayın günlük yaşamda veya rüyada tekrar yaşanması, o olayı hatırlatan durumlardan kaçınmaya yol açan bir aşırı uyarılmışlık, kaygı ve kolayca irkilmeyi içeren bir kaygı bozukluğudur.
Savaş, kaza, doğal afet, hırsızlık, tecavüz, katliam gibi şiddet olaylarını bizzat yaşayan veya bunlara tanık olan kişilerde olaydan uzun zaman geçtikten sonra bile kalıcı bir travma yaşandığı uzun süreden beri bilinmekteydi. Ancak Posttravmatik Stres Bozukluğunun bir psikolojik bozukluk olarak tanınması ABD'de 1970'lerde Vietnam Savaşı dönemine rastlar.  Savaştan geri dönen askerlerde savaşta karşılaştıkları sinir bozucu olayların tekrar yaşandığı, olayları uzaktan veya yakından hatırlatan durumlardan şiddetle kaçındıkları, uyumakta zorlandıkları, eş, dost ve aile ilişkilerinde güçlüklerle karşılaştıkları, dikkat dağınıklığı, kolayca irkilme ve öfkelenme eğilimi gösterdikleri gözlenmiştir. Sonuç olarak Posttravmatik stres bozukluğu, 1980 yılında Amerikan Psikiyatri Birliğince yayınlanan Mental bozuklukların bir anksiyete bozukluğu olarak tanımlanmıştır.

Benzer Yazılar