Kan Basıncı Artışı
Kolalı İçecekler: İçeriğinde bulunan hem yüksek oranda şeker hem de meyan kökünden dolayı vücutta sodyumun tutulmasına neden olabilmekte ve bu nedenle tansiyonu yükseltmektedir.
Margarin Ve Tereyağı: Margarin ve tereyağının direk tansiyonu yükseltici bir etkisi yoktur. Ama çalışmalar gösteriyor ki, doymuş yağ oranı yüksek olan bu yağlar, yerine, sıvı yağ tüketenlerde yüksek tansiyon daha düşük seviyede olduğu gözlenmiştir. Bu da bize yemekleri mümkün olduğu kadar sıvı yağla yapmamız gerektiğini bir kez daha göstermektedir.
Alkol: Yüksek tansiyonunuz var ve düzenli alkol tüketiyorsanız bu alışkanlığınızdan da yavaş yavaş uzaklaşmanızda fayda var.
Kolalı İçecekler: İçeriğinde bulunan hem yüksek oranda şeker hem de meyan kökünden dolayı vücutta sodyumun tutulmasına neden olabilmekte ve bu nedenle tansiyonu yükseltmektedir.
Margarin Ve Tereyağı: Margarin ve tereyağının direk tansiyonu yükseltici bir etkisi yoktur. Ama çalışmalar gösteriyor ki, doymuş yağ oranı yüksek olan bu yağlar, yerine, sıvı yağ tüketenlerde yüksek tansiyon daha düşük seviyede olduğu gözlenmiştir. Bu da bize yemekleri mümkün olduğu kadar sıvı yağla yapmamız gerektiğini bir kez daha göstermektedir.
Alkol: Yüksek tansiyonunuz var ve düzenli alkol tüketiyorsanız bu alışkanlığınızdan da yavaş yavaş uzaklaşmanızda fayda var.
Hazır Gıdalar: Hazır gıdaların yüksek oranda tuz içerdiğinden yukarıda bahsetmiştik, şimdi tansiyonu yükselten diğer olumsuz etkilerine bir bakalım.
Yüksek kalori içeriğine rağmen besin değeri oldukça düşük olan fast-food gıdalar kilo almayı sağlıksız bir biçimde hızlandırabilir. Fazla kilo ve obezite ise diyabet, kalp rahatsızlıkları ve hipertansiyon riskini önemli oranda arttırmaktadır.
Bu tip gıdaların tüketilmesi sadece hipertansiyondan korunmak için değil kolesterolü sağlıklı düzeylerde tutmak içinde önerilmemektedir.
Böbrek Hastalıkları: böbreklerin hücrelerinde oluşan enfeksiyon veya tahribatlar ile böbrek damarı ve hücre toksisitesi gibi hastalıklar da kan basıncını yükselten sağlık sorunları arasında yer alıyor. Böbreğe gelen damarlarda daralma, kireçlenme veya plakalaşma nedeniyle kan akımı bozulduğunda böbrekten salgılanan bazı maddeler damarları kasarak kalbin daha hızla çalışmasına, bunun sonucunda da hipertansiyona yol açıyor. Hipertansiyon ile böbrek hastalıkları arasında kısır döngüye dönüşen bir tablo var. Böbrek hastalıkları tansiyonu yükseltiyor, tansiyon yükseldikçe de böbrekte hasar oluşuyor. Bu zinciri kırmanın en önemli noktası ise öncelikle kan basıncını ilaç tedavisiyle kontrol altına almaktır.
Obezite: Kan basıncını yükselten problemlerden biri de hareketsiz bir yaşam ve kalori alımındaki artış nedeniyle günümüzün önemli sağlık problemlerinden biri olan obezite. Kilo artışı sonucunda kalbin daha fazla kan pompalamak zorunda kalmasının kalp ve damarlar için ayrı bir yük oluşturduğunu ve bu durumun da kan basıncını yükselttir.
Yanlış Beslenme: hatalı beslenme alışkanlıkları günümüzde hipertansiyonun görülme sıklığında yaşanan artışın en önemli sorunlarından biri. Örneğin aşırı yağlı ve karbonhidrattan zengin beslenme sonucu vücutta artan yağ dokusunda kan basıncını artıran bazı maddeler salgılanıyor. Bu maddeler de damarların daha fazla kasılmalarına ve böylece tansiyonun artırmasına yol açıyor. Örneğin yapılan çalışmalara göre; 2 ay ve daha uzun süre şeker ile şekerli besinler tüketmek büyük tansiyonu 6.9 mmHg, küçük tansiyonu da 5.6 mmHg oranında yükseltiyor.
Diyabet: Diyabet hastalarında hipertansiyon gelişme riski normal popülasyona oranla daha fazla. Bu hastalık damar direncini, damar duvarındaki yapısal liflerde değişkenliği ve damarlarda sertleşmeyi artırıyor ki bu durum da tansiyona zemin hazırlıyor.
Uyku Apnesi: düşmeyen tansiyonun bir diğer nedeni ise çağımızın önemli bir problemi haline gelen uyku apnesi olabiliyor. Yapılan çalışmalara göre; uyku apnesi sorunu olan kişilerde hipertansiyon gelişme riski normal popülasyona göre 2 kat artırıyor. Uyku apnesi zamanında tedavi edildiğinde kan basıncı ideal seviyeye düşebiliyor, bunun aksine geç kalındığında ise yüksek tansiyon kronik hale dönüşebiliyor.
Sigara: Sigara kullanımı tansiyonu doğrudan yükseltmese de uzun vadede damarların kalınlaşmasına ve kireçlenmesine neden oluyor. Bunun sonucunda da hipertansiyon gelişiyor.
Stres: Stres tek başına etken olmasa da hipertansiyona meyil varsa kan basıncı değerini artıran ek bir risk faktörü. Toplumdaki yaygın inanışın aksine kişinin stresli olmasının tansiyonu kalıcı olarak yükseltmez “ Stres halinde doğal olarak her insanın tansiyonu yükseliyor. Hatta kişinin stresli anında kan basıncı yükselmiyorsa bu durum vücut metabolizmasında bir sorun olduğu anlamına geliyor. Ancak fiziksel ya da psikolojik istirahat haline geçildikten 20 – 30 dakika sonra kan basıncı hala yüksek ise o zaman tansiyon problemi var demektir”
Endokrin Hastalıklar: tiroit hormonları, adrenalin, seratonin ve östrojenlerin yanı sıra böbrek üstü bezinden salgılanan renin, aldosteron ile kortizon gibi hormonların düzensiz ya da fazla salgılanmaları da kan basıncını doğrudan etkiliyor. Örneğin tiroit hormonları vücutta fazla salgılandığında damarların yükünü artırarak kan basıncını yükseltiyor.
Bazı İlaçlar: bazı ağrı kesiciler ve hormonal ilaçlar, uzun dönem kullanılan bazı kortizon türevi ilaçlar, yine grip ve nezle için kullanılan bazı ilaçlar da kan basıncında geçici yükselmelere yol açabiliyor.