Kolera Hastalığı
Kolera, tehlikeli hastalıklardan biridir. Kısa zamanda yayılarak salgın halini almak tehlikesini gösterir.
Kolera Milattan önceki çağlardan beri bilinen bir hastalıktır. Tarihte birçok kolera salgınları vardır. Bunların çoğu Asya’dan, özellikle Hindistan’dan başlamış, bütün dünyayı kaplamıştır.
Kolera mikrobunu ünlü Alman hekimi Robert Koch, 1883’te Mısır’daki bir salgın sırasında bulmuştur. Bu, virgül biçiminde, kıvrık, çok hareketli bir mikroptur. Onun için, «kolera vibriyonu» ya da «koma (virgül) basili» diye anılır.
Kolera mikrobu dış etkilere karşı dayanıklı değildir, kaynama derecesindeki sıcaklığa pek dayanamaz; yalnız, organik maddeler bulunan sularda, başka mikroplar olmamak şartı ile, aylarca yaşayabilir. Bundan dolayı, mikroplar pis sularla, pişirilmeden yenen sebzelerle, meyvelerler insanlara bulaşır. Kara sinekler bunları taşımakta büyük rol oynarlar.
Kolera mikrobu ekşiden hiç hoşlanmaz. Onun için, ağız yolundan giren mikrobu midenin ekşi suyu öldürmeye yeter. Yalnız, mideye birdenbire, çok sayıda mikrop girerse, ya da mide, bağırsak salgılarında bozukluk olursa, mikroplar bağırsaklarda yerleşir, hastalık başlar.
Koleranın Belirtileri
Koleranın başlıca 5 belirtisi vardır:
1) İshal;
2) Kusma;
3) Vücuttan su kaybolması;
4) Kasların çekilmesi;
5) İdrarın azalması.
İshal başlangıçta hafif olabilir ki buna «haberci ishal» denir. Sonra kusmalar başlar, gittikçe sıklaşır, hasta bitkin düşer. İshal ve kusmalarla, vücuttan kaybolan su yüzünden, dudaklar kurur, dil paslanır. Bu sırada, ayaklardan, koldan başlamak üzere, kaslarda şiddetli çekilmeler, kasılmalar (kramplar) görülür. Hastanın durumu gittikçe kötüleşir. Vücuttan su kaybolması yüzünden kan koyulaşmış, kalp, dolaşım sistemi ağır bozukluğa uğramıştır. Nabzın kuvveti azalır, atış sayısı artar. Ateş koltuk altında düşük, makatta yüksektir. Gene su kaybı yüzünden böbreklerde de bozukluk baş gösterir, idrar azalır, büsbütün bile kesilebilir.
Bu, örneklik bir kolera durumudur. Çok şiddetli geçen, kısa zamanda ölümle sonuçlanan koleralar olduğu gibi, hastalığı hafif mide, bağırsak bozuklukları ile ayakta geçirenler de vardır. Kolera daha başka hastalıklara da yol açabilir. Menenjit, sarılık, zatürre, deride, parmak uçlarında kangren bunların başında gelir.
Kolera Tedavisi Nasıl Yapılır ?
Ölüm riski çok yüksek olan ve bugün hâlâ binlerce insanın ölümüne yol açan koleranın tedavisi aslında fazlasıyla basittir. "Oral rehidrasyon tedavisi" (ağızdan sıvı tedavisi) olarak da adlandırılan tedavi ile kolera hastaları kısa sürede sağlıklarına kavuşabilirler. Bu tedavide, kaybedilen su ve elektrolit (sodium, potasyum ,klor , karbonat ) kaybını yerine koyabilmek ve normal beslenemeyen hastaya enerji sağlayabilmek amacıyla, hastaya vücudun normal sıvı-elektrolit dengesine eşdeğer (İzotik ) bir tür tuz ve glikoz karışımı içirilir. Herhangi bir şey içemeyecek durumda olan daha ağır hastalara (toplam hastaların yaklaşık %10-20'si) ise karışım damardan verilir. Durumu çok ağır ve acil olan hastalara ise tetrasiklin benzeri antibakteriyel tedavi uygulanır.
Antibakteriyel İlaç Tedavisi
Erken dönemde ağızdan uygulanacak etkin bir antibakteriyel ilaç ile 48 saat içinde Vibrio cholerae basillerinin yok edilmesi, dışkı hacminin %50’ye varan oranlarda azaltılması ve ishalin durdurulması mümkündür. Hangi ilacın seçileceğini hastalığa yakalananların dışkı örneklerinden yalıtılan V. cholerae susuşun hangi antibakteriyel(ler)e duyarlı olduğu belirler.
Salgın Sebebi Olan V. Cholerae Suşlarının Genellikle Duyarlı Olduğu Antibakteriyel İlaçlar Şunlardır:
• Tetrasiklin grubunda: tetrasiklin, doksisiklin
• Nitrofuran grubunda: furazolidon
• Makrolid grubunda: eritromisin
• Florokinolon grubunda: norfloksazin
Kalıcı dişlerinin tamamını henüz çıkarmamış (genellikle 8 yaşından küçük) çocuklara yönelik tedavide tetrasiklin, düşük olasılıkla da olsa dişlerde kalıcı renk bozukluklarına yol açmak gibi bir olduğu için, tercih edilmeyebilir.
Önlem
Her şeyden önce su kaynaklarının ve içme suyunun temiz olması çok önemlidir. Eğer kullanılacak suyun temizliğinden şüphe varsa, suyun önce kaynatılıp sonra kullanılması daha sağlıklı olacaktır. Dışkıların hijyenik bir biçimde yaşama ortamından uzaklaştırılması, düzgün bir kanalizasyon sistemi çok önemli bir faktördür. Pişmemiş yiyeceklerin yenmemesi, çiğ gıdalardan uzak durmak ve özellikle çiğ balık ve kabuklu deniz ürünlerinin tüketilmemesi koleraya karşı korunmak için önemlidir.
Aşı
Her ne kadar bazı ülkelerde kolera aşıları mevcut olsa ve uygulansa da (Dukoral, Mutacol vs.), bu aşıların hastalığa karşı güçlü bir bağışıklık geliştirdikleri söylenemez. Geçmişteki kolera aşılarından daha iyi bir bağışıklığa neden olsalar ve daha az yan etki barındırsalar da, bu aşılar hâlâ ideal seviyeye ulaşamamıştır ve bu yüzden de birçok ülkede kullanılmamaktadır. İdeal bir kolera aşısı için yapılan araştırmalar hâlâ devam etmektedir.