Multiple Skleroz Hastalığı Nedir?
Multiple skleroz (Çoklu sertleşim), beyni ve omuriliği tutan özbağışıklık hastalığıdır. Kısaca MS olarak anılır.
Nörotravmanın ardından genç erişkinlerde en sık görülen nörolojik bozukluktur. Sadece ABD'de yaklaşık 350.000-400.000 doktorlarca tanı konmuş kişi vardır. Hastalığın nedeni daha tam olarak anlaşılmamış olmakla birlikte, genetik ve çevresel etkenlerin birleşimiyle ortaya çıktığına inanılmaktadır. Çeşitli tipleri olsa da tümü merkezi sinir sisteminin (MSS) yangısı (enflamasyonu) ile nitelenir ve miyelinsizleşme (sinir dokusunu saran özel miyelin proteinin bağışıklık sistemince yok edilmesi) ile ilerlemektedir. Başka bir deyişle MS, MSS'nin miyelinsizleşmesini ve yangısını içeren bir özbağışıklık hastalığıdır. Özbağışıklık; kısaca bağışıklık sisteminin kişinin kendi hücrelerini tanıyamaması, bunun sonucunda vücuda yabancı madde sanıp yok etmeye çalışması ve sonuç olarak vücudun kendi kendine zarar vermesi olarak açıklanabilir. MS'de ise bağışıklık sisteminin tanıyamadığı bağıştıranlar (antijen) miyelinlerdir (myelin baz proteini ve myelin oligodendrosit glikoprotein gibi). MS hastalığında bağışıklık sistemde asıl sorumlu tutulan bağışıklık sistemi hücreleri ise T-hücreleri'dir.
Günümüzde hastalara tüm MS çeşitlerinde kortizon (metil prednizolone) ve ataklı MS çeşitlerinde kortizon ve beta-interferon veya copaxone vb. tedavisi verilmekle birlikte, yeni çalışmalar umut vericidir. Yakın gelecekte çıkması beklenen PPAR-gamma koşutetkinleri (agonistleri) üzerinde yapılan çalışmalar klinik evreye gelmiştir. Küçük hasta öbeklerinde yapılan çalışmaların da başarılı olması sonucunda şimdi büyük merkezlerde klinik çalışmalar yapılmaktadır. Ayrıca bağışıklık sistemini baskılayan ilaçlar üzerinde de çalışmalar yapılmaktadır. Ancak bunların etkileriyle ilgili sonuçlar çelişkilidir. Ayrıca bu tür ilaçların önemli yan etkileri de kullanımı kısıtlayan bir başka nedendir.
MS, beyni ve omuriliği tutan özbağışıklık hastalığıdır. Bağışıklık sistemindeki (immün sistem) savunma amaçlı gözelerin, nedeni daha anlaşılamamış bir şekilde, sinir hücrelerinin (nöronlar) çevresinde bulunan myelin kılıfını (buna bir nevi yağlı bir zar katmanı diyebiliriz) vücuda yabancı bir bağıştıran olarak algılamasıyla yok etmeye çalışmasıdır. Bu durum da, çeşitli sinir sistemi belirtilerini ortaya çıkarır. Bu belirtiler geçici olup, hastalığın düzeyine göre iz bırakabilir ya da bırakmadan ortadan kaybolabilirler.
Hastalığın adı iki sözcükten oluşmaktadır:
Multiple: Bir ya da daha çok bölgede etkin olup, bir veya daha çok belirti (semptom) vermesi.
Skleroz: Vücudun savunma gözelerinin myelin kılıfına saldırması sonucu, bu kılıfı sertleştirerek işlevsiz duruma getirmesi.
Bu skleroz sonucunda plak adı verilen doku bozukluğunun oluşması MS'i oluşturur.
Hastalığın ilerlemesi alevlenmeler ve iyileşmeler biçimindedir. Yine hastalığın düzeyine göre bu döngü süreleri değişiklik gösterir.
Hastalığın etkilediği kişiler çoğunlukla 20-40 yaş arası erişkinlerdir. Kadınlarda görülme sıklığı erkeklere oranla iki katıdır. Hastalığın coğrafyası da, ekvatordan kutuplara doğru gidildikçe genişler. Daha çok Kuzey Avrupa'da yaygındır.
Ms Hastasındaki gelişmeler zaman ve belirti olarak ayrılık gösterir. Hastalığın bilinen beş düzeyi vardır.
Hastalığın Bilinen Beş Düzeyi Vardır:
Selim ya da İyicil MS (Benign MS): Retrospektif (geriye yönelik) olarak da adlandırılan ilk düzey, diğerlerinden ayrılmakla beraber, hafif ataklar ve iyileşmelerin tam ya da tama yakın olduğu MS tipidir. Her ataktan sonra ya hiç sekel kalmaz ya da kalan sekeller çok hafif yetersizliklere yol açabilir. Hasta, en az on yıl bu seviyede tutulduğu takdirde, MS nedeni ve ataklar tamamen ortadan kalkabilir.
Yineleyen-Düzelen MS (Relapsing-Remitting MS): MS hastalarının yaklaşık %20'si bu gruptandır. Ataklar ve iyileşmelerle seyreder. Tekrarlayan ataklar sonrasında bazı sekeller kalabilir.
İkincil İlerleyen MS (Sekonder Progresif): Başlangıcı Relapsing-Remitting MS olup, bu hastaların bir kısmı bu tipe dönüşür. Tekararlayan ataklar sonrası düzelme zorlaşır hatta durabilir.
Birincil İlerleyen MS (Primer Progresif MS): Ataklarla birlikte ya da atak olmaksızın seyreder. Giderek artan bir ilerleme söz konusudur.
İlerleyen Yineleyen MS (Progresif Relapsing MS): Başlangıçta belirgin bir atak olup tam bir düzelme olmaz. Ataklar beraberinde ilerleme devam eder.
Belirtileri Nelerdir?
Ataksi: Kasların birbirleriyle ilişkisiz çalışması sonucu istemli hareketlerin düzensiz seyretmesi hali; vücut hareketlerinde düzensizlik,
Babinski Bulgusu: Ayak tabanı bir cisimle çizildiğinde baş parmakların yukarı doğru açılması,
Bulanık ya da Çift Görme, Nistagmus (gözbebeklerinin istemsiz hareketi),
Klonus: Belirli bir kas veya kas grubunda birbiri arkasına meydana gelen istem dışı kasılma ve gevşeme hareketleri ile belirgin durum,
Beceriksizlik,
Dizartri: Konuşma bozukluğu,
Duygu Durumlarda Kolayca Değişebilme Niteliği,
Yorgunluk: Elde sinirlerdeki harabiyet nedeniyle kasların işlev yapamama hali ile karakterize paralizi (felç) durumu,
Hemiparezi: Vücudun tek tarafını tutan felç durumu,
Hiperaktif Derin Tendon Refleksleri (Dizkapağı Refleksi Gibi)
Parestezi: His kaybı, uyuşma ve karıncalanma hissi, Sık idrara çıkma ve idrar kaçırma (inkontinans)
Erkeklerde İktidarsızlık,
İnkoordinasyon (koordinasyon bozukluğu)
Monoparezi: Sadece bir kol veya bir bacağı tutan felç,
Denge Kusuru Ve Baş Dönmesi: Bu belirti ve bulgular, hastalığın düzeyine göre birkaç hafta ile aylar, hattâ yıllar boyunca devam eder ve her atakta farklılık gösterebilir. MS'in özelliği (multipl) olduğundan genellikle birkaçı bir arada bulunabilir.
Ms Hastalığının Nedenleri Nelerdir?
Çevresel Faktörler: organik çözücülere ve cıvaya maruz kalma, böcek ilaçları ve radyasyon teması.
Etnik Köken: kafkas, Kuzey Afrika kökenlilerde hastalık görülebilir. Sarı ve kısmen siyah ırkta koruyuculuk beyaz ırka göre daha fazladır. Ayrıca Kuzey Avrupa, Amerika ve Kanada'nın kuzeyinde hastalık yüksek, ekvator bölgesinde düşük oranda görülmektedir.
Virüslerin Etkisi: geçmişte “herpes”, “varisella zoster” virüslerine maruz kalma.
Kalıtım: Çevresel tetikleyicilerden etkilenen genetik faktörler mevcuttur.
Genetik Faktörler: ms'li anne veya babanın çocuklarında aynı hastalığın görülme oranı, toplumdaki aynı yaş grubu kişilerle kıyaslandığında 7-10 kat fazladır. Ancak genler, hastalığın oluşmasında tek faktör değildir. Örneğin; genetik olarak birbirinin aynı olan tek yumurta ikizlerinden birinde MS gelişse bile, diğerinde gelişme riski %25’tir.
Risk Faktörleri ;
Yaş: Multipl skleroz herhangi bir yaşta ortaya çıkabilir ancak en çok 20–40 yaş arasındaki insanları etkilemektedir.
Cinsiyet: Kadınlar erkeklere oranlar iki kat daha fazla multipl skleroz olma ihtimaline sahiptirler.
Aile Geçmişi: eğer ebeveynlerinizden veya kardeşlerinizden biri multipl skleroza sahipse, sizin de bu hastalığa sahip olma ihtimaliniz yüzde 1 ila 3tür — genel olarak bu risk onda birdir. Ancak, tıpatıp ikizlerde görülmektedir ki kalıtım tek sebep olamaz. Eğer multipl skleroz sadece kalıtımla geçmiş olsaydı, tek yumurta ikizlerinin de aynı riske sahip olması gerekirdi. Ancak, tek yumurta ikizlerinden birinde bu hastalık varsa diğerinde de olma ihtimali yüzde 30’dur.
Bazı Enfeksiyonlar: epstein-Barr virüsü ve diğer virüsler gibi virüslerin multiple sklerozla bağlantılı olabileceği düşünülmektedir. Araştırmacılar bazı enfeksiyonların nasıl multipl sklerozla ilişkili olabileceğini araştırmaktadırlar.
Etnik Köken: beyaz insanlarda, özellikle ailesinin kökeni kuzey Avrupa’ya dayanan kişilerde multipl skleroz olma ihtimali daha yüksektir. Asya, Afrika veya Yerli Amerika kökenli insanlarda risk en azdır.
Coğrafi Bölgeler: Multipl skleroz Avrupa, güney Kanada, kuzey Amerika, Yeni Zelanda ve güney Avustralya’da daha yaygındır. Araştırmacılar neden multipl sklerozun bazı bölgelerde daha yaygın olduğunu araştırmaktadırlar. Eğer bir çocuk yüksek risk alanından düşük risk alanına giderse veya tam tersi, gittiği bölgenin risk seviyesine girer. Ancak, bu hareket ergenlik sonrası gerçekleşirse, genç yetişkinin risk seviyesi ilk yaşadığı yerin risk seviyesidir.
Diğer Otoimmun Hastalıklar: eğer tiroit hastalığı, tip 1 diyabet ve inflamatuar bağırsak hastalığınız varsa, multipl skleroza yakalanma riskiniz biraz daha fazladır.
Ms Hastalığının Tedavi Yolları Nelerdir?
MS’i ortadan kaldıran bir tedavi bulunmamakla birlikte hastalığın ilerlemesini durduran ya da yavaşlatan ilaçlar vardır. MS’te tedavi esas olarak 4 basamakta özetlenebilir:
Atak Tedavisi: Sadece ataklar sırasında kullanılan tedavilerdir. Ortaya çıkan atağın kısa sürmesi ve tam olarak düzelmesi için yüksek doz kortizonlar kullanılmaktadır. Bu tedavi sıklıkla intravenöz (damar içi) metilprednizolon (Prednol®) tedavisinin günde 1000 mg olarak uygulanması şeklindedir. Uygulamalar arasında farklılıklar olmakla birlikte 3-10 gün boyunca hastalara bu tedavi verilir. Tedaviye yanıta veya atağın şiddetine göre bu tedavi izleyen haftalarda tekrarlanabilir. Bazı protokollerde ağızdan alınan kortizon tedavisi de kullanılmaktadır.
Koruyucu Tedaviler: Bu ilaçlar atakların tekrarlamasını azaltıp, beyin MR’ında yeni plakların oluşmasını engellemektedir. Bu tedaviler sayesinde hastalar uzun yıllar ataksız kalabilmektedir. Koruyucu tedaviler birinci ve ikinci basamak tedaviler olarak özetlenebilir. Birinci basamak tedaviler hastalığın erken döneminde kullanılması önerilen tedavilerdir. İkinci basamak tedaviler ise birinci basamak tedavilere rağmen hastalığı kontrol altına alınamayan hastalara veya birinci basamak tedavileri yan etkiler veya enjeksiyon olması nedeni ile alamayan hastalara verilmektedir.
Belirti Giderici Tedaviler: İlaçların hastalığın seyri üzerinde etkisi bulunmamaktadır. Hastanın yakınmalarına göre kullanılabilecek ilaçlardan (ağrı kesiciler, depresyon, kas gevşetici, iktidarsızlık, kronik yorgunluk, idrar kaçırmayı önleyen ilaçlar ve epilepsi ilaçları gibi oluşmaktadır.
Fizyoterapi: MS hastalarında en az ilaç tedavisi kadar önemlidir. Hastalarda sık olarak izlenen güç kayıpları, dengesizlik, ellerde beceriksizlik ve kas sertlikleri (spastisite) etkin bir fizyoterapi ile önlenebileceği gibi ayrıca giderilebilir. Düzenli egzersiz, MS hastaları için her sağlıklı kalmak isteyen insanın yapması gerektiğinden daha da fazla önemlidir. Bir egzersiz programı seçerken öncelikle hastanın özürüne göre seçim yapılıp performansına göre sıklığı ve zorluğu arttırılmalıdır.