Belki 90’lı yıllarda önemine bu kadar vakıf değildik kordon kanının; hayat dahi kurtarabildiğini, pek çok hastalığa şifa olduğunu ve dahası insan sağlığında büyük rol oynadığını… Ne zaman ki bilinirliği arttı, o zaman daha çok gündeme geldi. Artık çoğu kişi aynı sorulara yanıt arar oldu; kordon kanı ne işe yarar, kordon kanı neden saklanmalıdır, kordon kanının önemi, kordon kanı alınmalı mı ve daha pek çoğu. Hazır bu sır perdesi aralanmışken, kordon kanı hakkında tüm bilinmeyenleri bir makalede toplamak istedik. Aslında işe önce kordon kanı nedir diye başlasak iyi olacak…
Kordon kanı nedir?
Kordon kanı, göbek kordonu ve plasentada kalan kana verilen isimdir. Kök hücre bakımından zengin bir kaynaktır. İlk olarak 1978 yılında hematopoetik kök hücrelere sahip olduğunun keşfedilmesinin ardından hayatımıza girdi diyebiliriz. Eskiden atık olarak çöpe atılırken, şimdi başta kan kanseri olmak üzere pek çok hastalığın tedavisinde kullanılıyor. Kök hücreler, ölü hücreler ile yer değiştiren hücrelerdir aynı zamanda. İşte özellikle kanser gibi hastalıkların yarattığı tahribatı iyileştirmesi bakımından önemlidir bu nedenle.
Kordon kanı neden bu kadar önemlidir?
Kordon kanını önemli kılan özelliklerden birkaçını aşağıdaki gibi özetleyebiliriz;
- Kök hücre kaynağıdır ve elde edilmesi çok kolaydır. Bu hücreler eritrosit, lökosit, trombosit gibi kan ve kan hücrelerini yapma yeteneğine sahiptir.
- Kordon kanı kök hücreleri daima güçlüdürler ve tazedirler.
- Uygun koşullar sağlandığında uzun süre saklanabilirler.
- İhtiyaç anlarında kullanıma hazır durumdadırlar.
- Nakil sonrasında alıcıda özellikle bağışıklık sisteminde olumsuz ya da hayati tehlikelere varacak reaksiyonlar yok denecek kadar azdır.
Kordon kanı nasıl alınır?
Kordon kanı, doğumu gerçekleştiren hekim tarafından alınır. Doğumun ardından bebek anneden ayrılır ayrılmaz, plasenta içinden kan torbasına alınır ve burada muhafaza edilir. Toplanan kan, oda sıcaklığında ya bir temsilci ya da aile aracılığı ile kordon kanı bankasına ulaştırılır. Bu kanın miktarının en az 60 cc olması gerekir. Kordon kanı bir sistem içerisinde ayrıştırılır ve sonra kademeli olarak sıvı azot ile ısısı -196 dereceye getirilip karantina adı verilen tanka alınır. Yaklaşık 20 gün sonra da ana saklama tankına yerleştirilir. Kordon kanı ne kadar saklanır sorusuna ise şöyle yanıt verelim. Aslında Kordon Kanı Yönetmeliği’ne göre 12 yıl saklanabilir ancak uzmanlara göre sıvı azot ile uygun olan derecelerde saklandığı takdirde 25 yıla kadar bozulmuyor. Ülkemizde kordon kanı saklayan kamu ve özel kuruluşlar mevcuttur yani bunun için yurt dışı kaynaklardan destek almak zorunda değilsiniz.
Kordon kanı hangi hastalıklarda kullanılır?
Aslında kordon kanını genellikle kanser ile ilişkilendirebiliriz. Özellikle kan ve kemik iliği kaynaklı kanserler başta olmak üzere birçok kanser tipinde kök hücre kullanılabiliyor. Ayrıca kemik iliği ve bağışıklık sisteminin yetmezlik durumlarında da tedavi amacıyla kullanılabiliyor. Yapılan bazı araştırmalarda kök hücrelerin başka hastalıkların tedavisinde de işe yaradığını gösteriyor. Bu hastalıkların başında diyabet ve böbrek kanseri geliyor. Kök hücreler, karaciğer hastalığı, koroner hastalıklar, otoimmün ve metabolik hastalıklarda da kullanılabiliyor. Aslında her ne kadar daha çok adını kanser ile yan yana görüyor olsak da pek çok hastalığın tedavisinde karşımıza kök hücre çıkıyor.
Kordon kanı saklanmalı mıdır?
Bu soru da ebeveynlerin aklını kurcalayan sorulardan. Kordon kanı saklamak gerekir mi ya da saklanmazsa ne olur gibi sorular özellikle gündemde. Kordon kanı saklamak kesinlikle zorunlu değildir elbette ancak olası hastalıkların en büyük ilacı olduğunu da göz ardı etmemek gerekir. Özellikle çocukluk çağında Tip 1 diyabet, kalp hastalıkları, işitme kaybı, körlük tabloları, beyin hasarları hatta yanıklarda kök hücrenin önemini görüyoruz. Yetişkinlerde ise Parkinson, diyabet, romatizmal hastalıklar, kanser gibi hastalıkların tedavisinde kullanılıyor. Bu alanlarda bilimsel güvenilirlik de ispatlanmış durumda hatta. Hastalık durumunda doku uyuşması tam olan kan ve kemik iliği bulabilmek için zamanla verilen mücadeleler vardır. Bu mücadeleler bazen aylar sürebilir ve gün geçtikçe hastanın durumu aynı dengede kalmayabilir. Kişinin kendi kordon kanı mevcut ise doku uyuşması tam olduğu için böyle bir bekleme süresi yaşanmaz ve özellikle kritik hastalıklarda hızlı bir çözüm sağlanmış olunur. Elbette herkes saklamak zorunda değil ve dahası bu bir zorunluluk da değil ancak günün sonunda pek çok hastalığı önlemesi göz önünde bulundurulduğunda, bu konu tamamen ebeveynlerin insiyatifinde diyebiliriz.
Kordon kanı bağışı
Kök hücre bağışçısı olmak için 18 ila 50 yaş aralığı gerekmektedir. Kişi sağlıklı olmalıdır ve kronik hastalığı olmamalıdır. Kök hücre bağışı için yapılan başvuru sonrası bir bilgilendirme görüşmesi yapılır. Bağışı kabul etmeniz durumunda onay formunu doldurur ve imzalarsınız. Bu form ile bağışı resmi olarak onaylamış olursunuz. Sonra 3 tüp kan örneği alınır ve bu örneklerde herhangi bir hastalığınızın bulunup bulunmadığı tespit edilir. Testler sonucunda ilgili heyetin de uygun görmesi ile artık siz de bir bağışçı olabilirsiniz. Bir kök hücre bağışı ile ülkemizde ve hatta dünyada nakil olmayı bekleyen binlerce insana umut olmuş olursunuz…